Gün Medya Radyo Tv

Müstet açıklamasında, “Son günlerde ilimizde gündeme gelen yapı kontrol sistemi dolayısı ile afetlere karşı yapı güvenliği ile alakalı, suçlular bakımından ahlaktan yoksun konunun, hiç uzağa gitmeden çok yakın tarihimizde binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ortada iken vuku bulması, “skandal” kelimesi ile dahi tarif edilemez. Çıkan haberlere göre, eğitimli teknik şahısların konunun birinci dereceden zanlısı olması, her şeyden önce eğitimin öğretimden çok çok daha önemli olduğunun ve son 20 yılda iktidarın eğitim konusundaki sayısız yanlışlarından mütevellit oluşan yozlaşmanın çarpıcı sonuçlarından bir örnektir” dedi.

Müstet, “Şimdi bundan sonra bu skandal olay ile ilgili süreç nasıl işleyecek, ülkemizde artık bunu tahmin etmek hiçte zor değil, ortaya bir-iki günah keçisi atılıp, imalatın da ki tüm malzemenin ne olması gerektiğini tahminen bildiği halde gözü doymayan, kendini hukuktan ve adli bir olaydan kurtarmak için rantını bizim sayısı bol işsiz mühendisimiz üzerinden gerçekleştiren, işlerindeki nüfuzları için siyaseti menfaati nerde ise o partide yapan rantçı müteahhidin, kendisini bu işten en az zararla kurtardığı bir sonuç bizleri şaşırtır mı elbette hayır. Zaten bir ülke için en kötü şey yanlışa alışmış olmak değil midir?” diye sordu. 

“Söz konusu olayda, sorun sistemde midir, şahıslarda mıdır yoksa kurumlarda mı konuyu kısaca bir ele alalım” diyen Müstet, “Eğer bunu yapmaz isek iktidarın yaptığından başka bir şey yapmış olmayız. Neden mi, çünkü yıllardır yapılagelen, sadece yapı sektörü ile değil tüm sektörler de iş ve işlemlerde, herhangi bir skandal olduğunda, bir günah keçisi bulup kamuoyunun önüne atmak ve konunun kamuoyu nezdinde kapanmasını sağlamak, siyaseten sorumluluktan kurtulmak değil midir.? Yıllardır amaca yönelik kurulmak istenen herhangi bir sistemin inanarak ya başarılı olması için değil, zaten beceremeyeceklerini bildikleri için, en azından bu başarısızlığın sonucu olarak ortaya çıkacak ve siyaseten sorumlu olacakları olayların, olay olmadan önce suçlularını belirleme anlayışı yürütülmedi mi?

Ülkemizde son 20 yıldır anlayış maalesef budur. Şimdi sanıyoruz ki söz konu olay sadece ilimiz dahilinde mi yaşanmıştır, kararı duyurumuzun devamındaki ifadelerimize istinaden tüm milletimizin takdirine bırakıyoruz ve kral çıplak diyoruz. Bizler söz konusu olayın sonuçları ile değil problemin nedenini önceleyen önleyici bir sistem önerisi anlayışı içinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi halde suçluların ceza alması, meslekten men edilmesi veya daha fazla ceza alması elbette hukuken gerekli iken, bu sorunların ortaya çıkmasını önleyecek midir?” açıklamalarında bulundu. 
Nurullah Müstet açıklamasını şu şekilde sürdürdü: 

“EĞER HASTALIKLI BİR AĞACIN BAKIMI İLE İLGİLENİYOR İSENİZ İŞE KÖKÜNDEN BAŞLANMALI DİYORUZ”

Şimdi olaydan ziyade, önce Yapı Güvenliği ile alakalı sistem, ülkemizde nasıl işler, biraz bundan bahsedelim.
Ülkemizde 29/6/2001 tarihinde bazı büyük illerde pilot uygulama olarak kabul edilen ve sonraki yıllarda ülke geneline yayılan 4708 Sayılı yapı denetim kanunundan önce, mimar ve mühendisler kendi branşları kapsamında her imza attıkları projenin aynı zamanda kamuya karşı fenni mesulleri oluyorlardı ve bu en doğrusuydu. Çünkü projesinden sorumlu bir mimar-mühendis, teknik adam sıfatı ile sadece çizdiği proje paftasından değil, tasarladığı ve hayal ettiği projesinin sahada fen kurallarını uygulayarak ete kemiğe bürünmesinden kendileri sorumlu idi.
Şimdi birde günümüzde Yapı Üretim Süreci ve Kontrolü sürecinin nasıl çalıştığına bakalım.4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ile iş ve işlem gören yapı denetim firmalarının yapısı ortaklarının ilgili branşlardan mühendis olması ile kurulan denetim firmalarıdır.

Sistem özellikle depreme karşı yapı güvenliği bakımından, proje hesap raporlarını, serbest proje ofislerinin tasarımı ve teknik resimlerini incelemekle mesul bir Proje Denetçisi ve konumlandırmanın, demir, kalıp, beton, duvar, sıva ve diğer imalatların projesine göre uygulanmasından sorumlu en az 5 yıllık mezuniyet şartı aran Uygulama denetçisi ve bu denetçilerin yardımcısı olarak görev alacak tecrübe şartı aranmayan Yardımcı Kontrol Elemanı olmak üzere 3 ana ayak üzerine tesis edilmiştir.

Ayrıca sistem uygulama aşamasında görev yapmak üzere yasaya tabi Yapı denetim Laboratuvarları ile entegre çalışması sağlanmaya çalışılmıştır ki; Şimdi bakalım bu kadar ciddi gözüken sistem planlandığı gibi çalışmış mı? Emin olun çalışmamış, çalışıyormuş gibi gösterilmiş. Sistem ilk 15-16 yılını bizim Anadolu tabiri ile ununu elemiş eleğini asmış emekli teknik personellerin, Uygulama veya Proje Denetçisi Sıfatı ile ayda bir denetim görevini yerine getirdiğine dair tutanaklarını imzalaması karşılığı, ellerine ikinci emekli maaşı gibi maaş verilmesi ile geçmiştir. Peki yapı denetimini sahada kim gerçekleştirdi. Ona da bir bakalım.

Elbette ki birileri bir şeyler yapmış görünmeye çalıştı ama çoğu zaman hiç kimse imalatın başına gitmedi, yaptığı işe kendi de inanmadı, kâğıt üzerinde imzalar tamam, kontrol tamam denildi ve vatandaşlarımızı canları hiçe sayılmış oldu. Ciddi bir şekilde denetimini yapmak istese dahi, müteahhit veya işçilerin keser sapını gösterdiği olaylara şahit olmadık mı ekranlarda. Yapmayın ille de birileri kontrol etmiştir demek istiyoruz. Evet, evet varmış, kimlermiş onu da söyleyelim. 

Direk yapının depreme karşı güvenliğinden mesul, idealist mühendis olarak mezun olan, ama mezun olduğu gün, ortalıkta kendisi gibi bir işsiz ordusunun olduğunu gören ve şanslı ise asgari ücretten fazlasını vermeyen yapı denetim firmasına girmiş ise, kendisini çok şanslı sayan, nihayetinde eğitim politikalarının kurbanı olan, işten atılma korkusu ile yanlışa yanlış diyemeyen yeni mezun, ne bildiğini sahada tecrübe etmemiş kardeşlerimiz gerçekleştirdi. Bu kardeşlerimizin hatırı sayılır bir kısmı yine denetim hizmetinin gereklerini yerine getirecek imkanların, denetim firması tarafından sağlanmaması nedeni ile bu kadarını dahi yapamamıştır. Şimdi belediyeler Yapı Kontrol dairesinin bu sistemin neresinde ve hangi işleyiş içerisinden hareket ettiğinden bahsedelim, burada gördüğümüz problemleri gündeme getirelim. 
Proje ofisinden Yapı denetime onaya gelen projelerimiz burada da onaylandıktan sonra yapı kontrol mühendisleri tarafından tasarım, hesap raporları, teknik resimleri ve imar durumu bakımından kontrollere tabi tutulurlar. Burada bir sorun yok. 

“SÖZ KONUSU OLAYA İLİŞKİN BURADA NEDEN DAHA ÖNCEDEN BELİRLENEMEMİŞTİR”

Her statik program lisansı satan firma ülkemiz genelindeki belediyelere ücretsiz lisans sağlayıp zaten projelerin kontrol edilmesi konusunda belediyelerimize kontrol konusunda yardımcı olmaktadırlar. Bu programlar belediyenin eli altıda iken en azından temel hesap kriterleri neden ilgili programla tekrar edilip sonuçlar karşılaştırılmamıştır. Burada ki usulsüzlük daha ilk yapıda tespit edilmesi gerekmez miydi, örneğin 101. bina ruhsat işlemleri kontrolünde böyle bir usulsüzlüğün tespit edilmiş olması, görevlilerin görevlerini tam anlamı ile yerine getirdiği anlamını taşımayacağı açıktır.

A PARTİ OLARAK SORUMLULARA SESLENİYORUZ!

Çorum Belediyesi, tüm süreci şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmalı, bağımsız bir denetim kurulunun inceleme raporlarını açıklamalıdır.
Tespit edilen 270 projenin hangileri olduğu kamuoyuna ilan edilmelidir.
 Halkın bilgilendirilmesi için açık bir harita ve bina listesi yayımlanmalıdır.
İlgili yapı denetim firmalarının sorumluluğu incelenmeli ve gereken cezai işlemler uygulanmalıdır.
Sorumlu olduğu tespit edilen tüm mühendisler hakkında ivedilikle suç duyurusunda bulunulmalıdır.

A PARTİ’NİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yapı güvenliğinden birinci derece sorumlu olan İnşaat Mühendisliği bölümü  Yapı Mühendisliği, Su yapıları Mühendisliği
Ulaştırma ve Altyapı Mühendisliği  Enerji sitemleri yapıları mühendisliği gibi lisans düzeylerinde mezun vermeli Özellikle konut inşaatlarından Mimarlık ve Mühendislik disiplini lisans düzeyinden tekrar yapılandırılmalı Projeci ve uygulamacı ayrımı olmaksızın İlgili mühendislik dalında Fenni Mesul tek kişi olmalı sorumlulukları olmamak kaydı ile genç mühendislere tecrübelerini aktaracak onlara istihdam sağlayacak bir kurgulanma yapılmalı. Yapı Denetim Sistemi Fesih Edilmeli ve Belirlenecek şartları taşıyan Teknik İnsanlara Fenni Mesuliyet yeniden getirilmeli
Yapı denetim laboratuvarları, fenni mesuller ile projede entegre çalışacak şekilde yapılanmalı. Özellikle tüzel kişilik altında müteahhitlik yapan firma ortaklarının  Hisseleri oranında değil direkt sorumlu tutulacakları ağır yaptırımların getirilmesi. Buna bağlı olarak Şantiye Şefi sorumluluklarının Müteahhit ve Ortaklarının kenardan seyredemeyecekleri şekli ile yeniden düzenlenmesi.
Fennini mesul, Şantiye Şefi  Müteahhit arasında yapım aşamasındaki iş,işlem,talep ve yazışmaların kurulacak dijital bir ortamda yazılı olarak kayıt altına alınması ve buradan yürütülmesi.

YAPININ İMALATINDA ÇALIŞAN TÜM UNSURLAR HUKUKEN SORUMLU OLMALI

Kayıt altına almalı ve bahsettiğimiz bu dijital ortamda kayıtları tutulmalı. 

YAPIYA TEKNİK ÖMÜR BİÇİLMELİ VE BU RUHSATA İŞLENMELİ. 

Konu ile ilgili kanun düzenlemeleri yapılarak ve yeniden yapım fonlama sistemi geliştirilmeli. Yapılacak analizler sonucu ömrü biten binaların yıkılarak yenilenmesi sağlanmalı.

BÜTÜN YAPI STOKU YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİ

Sadece Çorum’da değil, tüm Türkiye’deki yapı stoğu merkezi bir veri tabanında toplanmalı, bağımsız mühendislerce incelenmeli ve risk haritaları çıkarılmalıdır.

YAPI KONTROL MÜDÜRLÜKLERİ GÜÇLENDİRİLMELİ

Belediyeler bünyesindeki yapı kontrol birimleri sadece kâğıt üzerinde işlem yapan değil, saha denetimlerini aktif bir şekilde gerçekleştiren, proje aşamasından itibaren denetim yapan mekanizmalara dönüştürülmelidir.

HALKIN BİLGİLENDİRİLMESİ ŞARTTIR!

Halkımız, yaşadığı binaların güvenliği konusunda şeffaf ve açık bilgilere ulaşabilmelidir. Riskli binaların açıkça ilan edilmesi, bu süreçte vatandaşın can güvenliği için hayati önemdedir. Halkın can güvenliği her türlü ranttan, çıkar ilişkisinden, siyasi kaygıdan daha önemlidir. Çorum’da yaşanan bu skandalın üzeri kapatılamaz! A Parti olarak, halkımızın güvenliği için bu sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna ilan ederiz."